İlk olarak bir giriş yazısıyla başladığımız Endüstri 4.0 konusunda farklı sektör profesyonellerinin görüşlerini almaya devam ediyoruz. İlkini geçtiğimiz günlerde yayınladığımız ve Digicom Yönetim Kurulu Sabri Yiğit ile gerçekleştirdiğimiz Endüstri 4.0 röportaj dizimizin ikinci ismi ise Üçge Elektronik A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayri Tuncer. Tuncer, Endüstri 4.0 hakkındaki sorularımızı Perakende.org okuyucuları için yanıtladı.

En başından başlayalım. Siz hem bir profesyonel olarak hem de kendi sektörünüz açısından bakarsanız endüstri 4.0’ı nasıl tanımlıyorsunuz?

Son dönemde yaygın biçimde kullanılan Endüstri 4.0 özünde insanlık tarihinde yeni bir çağı, yeni bir ekosistemi anlatıyor. 1786’da buharlı makinelerle “mekanik” devrim oldu ve Endüstri 1.0 çağı başladı. 1870’de “elektrik” devrimi ile Endüstri 2.0 çağına geçtik. 1969’da ilk programlanabilir üretim sistemi ile “otomasyon” devrimi oldu ve endüstri 3.0 çağı başladı. 2000’den itibaren ise “internet” devrimi oldu ve halen içinde bulunduğumuz endüstri 4.0 çağı ile yeni bir merhaleye geçtik. Endüstri 4.0’ın temel dinamiğini teknolojik değişim ve dijitalleştirme oluşturuyor ve bu değişim dalgası halen sürüyor. Endüstri 4.0, hem şirketlerin iş yapış şekillerini hem de ülkelerin genel ekonomik dinamiklerini kökten değiştiriyor. Dijital teknolojiler işletme içindeki tedarik zincirlerini, üretim süreçleri, pazarlama ve satış kanallarını, insan kaynakları, Ar-Ge, finans, stok ve lojistik sistemlerini değiştiriyor. Şirketler, dijitalleşme ile yeni bir organizasyonel yapıya geçmek zorunda kalıyor ve bu da yeni rekabetin temellerini oluşturuyor. Artık verimlilik ve kârlılık oranlarında 0,01’lik bir marj bile ciddi bir rekabet avantajı ya da dezavantajı yaratıyor. Teknoloji ve dijitalleşme karlılık oranlarını dramatik biçimde aşağıya çekiyor. Örneğin, robotik sistemlerle insansız depo sistemlerini ya da drone’lar ile teslimat yapan bir şirket ile klasik yöntemlerle işleyen bir depo ya da teslimat sistemi arasında ciddi bir maliyet ve fiyatlama farkları oluşuyor ve oluşacak.

İlginizi çekebilir :   Bakkaldan Omnichannel’a: Perakende 4.0’a Hoş Geldiniz!

Hem olumlu hem olumsuz yanlarını beraber düşündüğümüzde, sizce Endüstri 4.0’ın dinamiklerinden en çok hangi sektörler etkilenecek?

Aslında Endüstri 4.0 sürecinden etkilenmeyecek hiçbir sektör kalmayacak. Üretim yapan tüm sektörler derinden etkilenecek. Yeni endüstri çağında “veri”yi kontrol etmek en kritik kavram ve veri, Endüstri 4.0’ın da kalbini oluşturuyor. Veriyi kontrol eden ve yöneten şirketler pazarı da kontrol etme gücüne ulaşacak. Bu nedenle bugün “Big Data/Büyük Veri” konusu çok revaçta ve her şirket bu konuda kafa yoruyor, proje geliştirmeye çalışıyor. Yakında çok yaygın biçimde “Endüstriyel İnternet” kavramını duymaya başlayacağız. Büyük ve orta ölçekli işletmeler bağımsız ya da kendi veri kaynaklarından yararlanarak üretim ve hizmet süreçlerini ölçülebilir, kontrol edilebilir ve yönetilebilir hale getirmeye çalışacak. Elbette bizim de için de yer aldığımız perakende sektörü de bu süreçlerden ciddi oranlarda etkileniyor ve her geçen yıl daha fazla etkilenecek. Hem tüketici kanalında hem de endüstri kanadında teknoloji ve dijital yatırımlardaki yeni yatırım kararları şirketlerin de geleceklerini belirleyecek. E-ticaret sistemleri, mobil ödeme teknolojileri, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) uygulamalarından etkilenen yeni tüketici davranışları perakendenin hemen her alanını dönüşüme zorlayacak. Bu dönüşüm ihtiyacını zamanında kavrayıp, zamanında gerekli adımları atan şirketler ayakta kalmayı başaracak, diğerleri ise doğal seleksiyona uğrayarak yerlerini yeni nesil şirketlere bırakacak.

Endüstri 4.0’a ayak uydurma konusunda ülke olarak Türkiye’yi nerede görüyorsunuz? Sizce gerekli altyapı çalışmaları yeterli derecede yapılıyor mu?

Türkiye kuşkusuz Endüstri 4.0 sürecinden bağımsız düşünülemez. Birçok küresel şirketin faaliyet gösterdiği ülkemizde de üretim, hizmet süreçlerine ilişkin yatırımlar olduğunu biliyoruz. Sanayi Bakanlığı başta olmak üzere kamunun da önemli girişimleri var. Ama Almanya, ABD, Japonya, Güney Kore, Singapur, Çin gibi ülkelerin yaptığı yatırım seviyeleriyle kıyaslayacak olursak bu konuda epey geride olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Yani hızlanmamız gerekiyor. 2020’ye kadar nesnelerin interneti, yapay zeka, robotik sistemler ve 3D baskı teknolojileri alanında çok ciddi gelişmeler olacak. Eğer ülke olarak bu yarışta geri kalırsak çok dramatik gelişmelere sahne olabiliriz. Ülke olarak siz teknoloji üretip bu pazarda yerinizi almazsanız, üretenler gelip bu pazarı doldurur. Bu noktada çok kritik bir unsur var ki o da eğitim yatırımları. Ne var ki, eğitim alanında da ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Esas bizleri ürküten ve üzerinde düşünmemiz gereken nokta bence bu. Bugünden insan kaynağını hazırlayamazsak Endüstri 4.0 sürecine uyum sağlayamayız.

İlginizi çekebilir :   Perakendenin Geleceğinde Ne Var?

Üçge olarak perakende sektörüne Endüstri 4.0 bağlamında nasıl çözümler sunuyorsunuz?

Üçge olarak son yıllarda tüm grup şirketlerimizde Ar-Ge yatırımlarımızı artırdık. Ürün geliştirme süreçlerimizi dinamik biçimde analiz ediyoruz. Perakende sektörü başta olmak üzere bağlı alt sektörleri yakından izliyor ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Uzman ekiplerimizle yeni planlamalar yapıyoruz. İnsan kaynağımızı da yeni çağa hazırlıyoruz. Pazarlama ve satış süreçlerimizde daha fazla dijital kanalları kullanmaya başladık ve bunu artırarak sürdüreceğiz.

Bu dönemin yaratabileceği işsizlik sıkıntısını belki de sosyal bir boyut olarak değerlendirmeliyiz. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Teknoloji ve dijitalleşme hizmet sektörü başta olmak üzere iş süreçlerini derinden etkiliyor ve dönüştürüyor. Ne yazık ki önümüzdeki dönem sanayi kuruluşlarında robotik sistemlerin daha fazla kullanılmasıyla neredeyse insansız üretime geçiş konuşuluyor. Bu da işsizliği önemli ölçüde artıracak bir faktör. Bu noktada ülkelerin ulusal politikaları ve geleceğe dönük hazırlık seviyeleri yaşayacakları potansiyel sosyal sorunları azaltacak ya da artıracak. Arzumuz hem kamunun hem de özel sektörün bu gerçekliği bugünden görerek geleceğe hazırlanması. Tekrar vurgulamak gerekirse bu noktada izlenecek eğitim politikaları çok ama çok önemli. Eğitim derken bunu yalnızca bakanlıklar düzeyinde bir eğitim olarak düşünmemek gerekir. Özel kuruluşlar, şirketler de kurum içi eğitim programlarıyla çalışanlarının yeni döneme uyumunu sağlayacak politikalar izlemeli. Profesyonel bir çalışan açıkçası kolay yetişmiyor. Şirketler mevcut çalışanlarını dijital formasyonlarla donatarak dönüşümlerini ve iş gücü piyasasında kalmalarını sağlamalı. Aksi halde şirketler çalışan bulmakta zorlanırken, milyonlarca yeni işsiz kitlelerle yüzleşmek zorunda kalacağız.

Deniz Emiroğulları Söyleşisi – Perakende.org sitesinde yayınlanmıştır.