Dünya teknoloji ve dijitalleşmeyle büyük bir değişimden geçiyor. Bu değişimde kuşkusuz bankacılık, turizm gibi bazı sektörlerle birlikte perakende sektörü başı çekiyor.

Global düzeyde perakende sektöründe teknoloji ve dijital yatırımlarıyla en dikkat çeken markalardan birisi kuşkusuz ABD’li dünya devi Walmart.

Walmart kısa bir üre önce Oklahama’daki bir alışveriş merkezinin otoparkına dev bir kiosk yerleştirerek online olarak verilen siparişlerin kod girilerek otomatik olarak bu kiosklardan teslim alınmasını sağlamaya başladı. 24 saat hizmet veren bu sistemle müşteri ile market çalışanı arasında hiçbir temas gerçekleşmiyor.

Yine Walmart geçen yıl Arkansas Bentonville’deki mağazasında başlattığı mağaza içi dev kiosk projesinde de başarılı sonuçlar almışa benziyor. Müşteri online olarak yaptığı alışveriş sonrası bu kiosklardan ürünlerini teslim alabiliyor. Walmart’ın “Pickup Towers” dediği kiosklar yaklaşık 5 metre yüksekliğe ve 2.5 metre genişliğe sahip. Online alışveriş sonrası müşteriye verilen barkod ile çalışıyor. Siparişi almaya giden müşteri barkodu kioska okutuyor ve yaklaşık 45 saniye içerisinde siparişler teslim alınmaya hazır şekilde önüne geliyor.

Dünyanın en büyük online perakende devlerinden olan ABD merkezli Amazon’da benzer teknolojik adımlar atıyor. Amazon’un Hub adını verdiği uygulama ile müşterilerin siparişlerini Amazon belirli noktalarda konumlandırdığı kargo kutularından teslim alması sağlanıyor. Müşteriler hem kendi siparişlerini hem de bir başkasının siparişini Hub’lardan teslim alabiliyor. Bunun için sadece bir sipariş/teslimat kodunun girilmesi yeterli oluyor.

Tüm bu teknolojik ve dijital gelişmeler müşteri deneyimlerini güçlendiriyor ve yeni ekosistemin doğasına uygun biçimde işliyor. Geleneksel perakende ile online perakende deneyimini harmanlayan bu uygulamalar daha birçok teknolojik yenilikle her geçen yıl artarak devam edecek.

İşin bir diğer boyutu ise özellikle Amazon başta olmak üzere bu dev perakende markalarının dünyaya yayılma ve küresel bir güç olma evresine girmiş olmaları. Örneğin birkaç gün önce Amazon’un Türkiye pazarına girmeye hazırlandığına ilişkin haberler medya organlarında yer aldı.

İlginizi çekebilir :   Şirketiniz Dişi Mi, Erkek Mi?

Farklı küresel perakende markalarının da yeni teknoloji ve dijital bilgi altyapılarıyla küresel pazarlara girmeleri bugüne kadar benzerine tanık olmadığımız hızda bir pazar değişimini tetikleyebilir. 2020’li yıllara geldiğimizde bugünkünden bambaşka bir pazar ve rekabet ortamına tanıklık edebiliriz.

Bu nedenle özellikle ulusal perakende markalarımızın dünyadaki bu büyük değişimi yakından izlemeleri ve geç kalmadan bu yeni ekosisteme ayak uydurmaları gerekiyor. Yoksa yıkıcı sonuçlarla karşılaşmaları kaçınılmaz gibi.

MİGROS’tan MKolay

Bu değişim sürecini ciddiye alan ve ayak uydurmaya çalışan markalarımızdan birisi Migros kuşkusuz. “Jet kasa” deneyiminin ardından Migros şimdi de mağazalarında “Mkolay” adını verdiği yeni bir uygulamayı başlattı.

Migros’un akıllı telefonlara indirilen mobil uygulamasıyla entegre çalışan sistemle müşteri mağaza içinde uygulama aracılığıyla ürünlerin barkodunu okutuyor ve sepetine koyuyor. Alışverişini tamamlayınca hızlıca ödemesini yapıp ayrılıyor.

Bu girişimleri nedeniyle Migros’u kutlamak gerekiyor. Ancak, müşteri deneyimini kolaylaştıran bu girişimlerin Walmart ve Amazon benzeri uygulamalarla hızlıca desteklenmesi gerekiyor. Aksi takdirde değişime yeterli hız ve kalitede uyum sağlanamaması halinde bir çığ gibi küresel markaların dünyaya yayılmasıyla ulusal markaların rekabette zorlanmaları kaçınılmaz olacak.

Bu örnekler de gösteriyor ki perakendenin hemen her alanında teknolojik ve dijital süreçlere uyum sağlayamayan her markanın işi her geçen gün zorlaşacak.